25 Aralık 2021 Cumartesi

MONO NO AWARE

Fotoğraf ve Yazı: Tarık Yurtgezer



MONO NO AWARE, Japonca bir terimdir. "Mono" şey demektir. Mono no aware ise "şeylerin varoluşsal hüznü" diye çevrilebilir. Şeylerin geçici olduğunun bilincinde olarak, bu geçiciliği takdir etmektir. Varoluş kısadır ve o yüzden kıymetini bilmek gerekir. Solan baharı takdir etmek, geçici şeylerin güzelliğini sevmektir. Başo, 

"eski yelpazeye / 

yazılı şiir yırtılır /

 yaz biter işte" 

derken bu hüznü anlatır. Ama bu bir karamsarlık değildir. Canlı cansız tüm var olanların ortak bir yazgıyı paylaştığının farkındalığında acı-tatlı bir hüzün duymaktır. O yüzden varoluşun her anının değerini bilmeyi ve ona göre yaşamayı anlatır "mono no aware". Yine Başo'nun 

"birdenbire güneş / 

dağ yolunda /

 erik kokusu" 

dizelerinde anı yaşamanın keyfini görürüz. Bu konuda en iyi atıflardan birisi kiraz çiçeği mevsimidir. Japonya'da bunun festivali düzenlenir. Çiçekler açar ve bir hafta sonra dökülür. Bu festivalin ana düşüncesi yavaşlamak ve anın tadını çıkarmaktır. Gelip geçici hayatımızın her anında bunun farkında olarak yaşamak, hayatı öylesineliği içinde kabul etmektir.

11 Aralık 2021 Cumartesi

"ARAÇSAL İYİ" VE "AMAÇSIZ AMAÇLILIK" OLARAK FOTOĞRAF

 Yazı ve Fotoğraflar: Tarık Yurtgezer


Aristoteles'e göre isteklerimizin pek çoğu "araçsal"dır. Yani, bir şeyleri bizi başka bir şeylere ulaştıracağı için isteriz. Örneğin, paramız olsun isteriz ama bunu (patolojik vakalar hariç) paranın cisimsel varlığına duyduğumuz sevgi için istemeyiz. Parayı, bizi sahip olacağımız başka şeylere ulaştıran bir araç olarak gördüğümüz için isteriz. Bunun gibi pek çok istek için çünkü ile başlayan cümleler kurabiliriz. İyi bir meslek sahibi olmayı isteriz; çünkü bize daha yüksek standartlı bir yaşam sağlar. Fotoğrafçı olarak, yeni bir gövde ve kaliteli objektifler isteriz; çünkü o zaman fotoğraflarımızın teknik niteliği yüksek olur. Güzel veya yakışıklı olmak isteriz; çünkü iyi bir eş bulabiliriz. Bunlar gibi örnekler çoğaltılabilir.

Aristoteles, hep iyiye ulaşmak istediğimiz için tüm bunlara "araçsal iyi" demektedir.  Hep daha iyisine ulaşmak yönündeki isteklerimiz araçsal iyi'dir. Ancak bazı kavramlar vardır ki, onu neden istediğimiz konusunda anlamlı bir yanıtımız yoktur. Örneğin "mutluluk" böyle bir kavramdır. Neden mutlu olmak isteriz? Çünkü mutlu olmak isteriz. Yani, mutluluğun bizi ulaştıracağı bir başka iyi yoktur.  Böylece, Aristoteles'e göre araçsal iyilerin sonuna gelmiş, kendi için "amaç" olan iyiye ulaşmış oluruz. 

Fotoğraf da pek çok fotoğrafçı için "araçsal iyi" konumundadır. Genel olarak "Toplumsal Sorumluluk Projeleri" başlığı altında yapılan fotoğraf çalışmaları böyledir. Bu tür çalışmalar toplumsal sorunlara dikkat çekmek, insanları etkilemek, kamuoyu oluşturmak ve böylece bu sorunların çözümüne bir nebze olsun katkı sunabilmek amacıyla yapılmaktadır. Yani, bu tür fotoğraf çalışmaları araçsal bir yana sahiptir. Toplumda kanayan yaralar vardır: sokak çocukları, işçi hakları, çevre sorunları, sığınmacılar, LGBTI hakları, kadına şiddet, eğitim ve sağlık sorunları gibi konularda insanların dikkatini çekmek, farkındalık oluşturmak için yapılan fotoğraf çalışmalarını Aristoteles'teki "araçsal iyi" tanımı çerçevesine oturtabiliriz. Çünkü, bu çalışmaları yapan fotoğrafçılar iyi bir şey yapmakta, iyilik istemekte ve bu amaçla fotoğrafı bir araç olarak kullanmaktadırlar.

Doğa tahribatını göstermek üzere çekilmiş bir fotoğraf

Kesinlikle fotoğrafın bir araç olarak kullanılmasını eleştiriyor değilim ve bu çalışmalara saygı duyuyorum. Bununla birlikte bu tür çalışmalar yapmayan fotoğrafçılar da vardır. Onlar, bireysel bir tavırla daha çok kendilerini ifade etmek istediklerini söylerler ve fotoğrafları da daha farklıdır. Kendisini ifade etme yani dışavurum bilinçli bir çabayla yapılıyorsa, bu durumda fotoğraf yine araçsal bir konumda demektir. Çünkü fotoğrafçının "neden fotoğraf çekiyorsun" sorusuna yanıtı "kendimi ifade etmek için" olacaktır. Fakat bazen bütün fotoğrafçıların yaşadığı bir durum vardır: bazı fotoğraflarımızı neden çektiğimiz konusunda mantıklı bir yanıtımız olmaz. Bilinçdışı alandan kaynaklanan bir itkiyle çektiğimiz fotoğraflar bilinçli bir araçsallık taşımazlar. Bu tür fotoğraflar çok da düşünerek değil, içimizden gelerek çektiğimiz ama neden içimizden geldiğini bilmediğimiz fotoğraflardır; kendi dışında bulunan bir şeye; bir soruna, bir nesneye gönderme yapmaz. Yani araçsal değildir ve bu nedenle içseldir. Bilinçdışının tetiklenmesi sonucu ortaya çıkar ama çoğunlukla bunun farkında değilizdir. Bu tür fotoğraflar kendi dışında bir amaca yönelik değildir, kendi amacını içinde taşır. Bu, Kant'ın, estetik bir kategori olarak belirlediği "amaçsız amaçlılık"tır. Fotoğraf, gösterdiği mevcut gerçekliğinden kopuk olduğu, herhangi bir kavrama dayanmadığı, herhangi bir amaca yönelik olmadığı, kendi amacını içinde taşıdığı için amaçsız bir amaçlılığa sahiptir.

   
      Neden çektiğimi bilmediğim ama çok beğendiğim bir fotoğrafım. Üzerine bir hikaye   yazarak bu durumun üstesinden gelebilirdim ama dürüst bir davranış olmazdı. Benim için önemli olan  bu fotoğrafı çekerken yaşadığım duygu, o yüzden kelimelerin anlamı yok fakat izleyen  farklı duygular yaşar ve kendine göre anlamlandırabilir. Bununla beraber  izleyen benimle aynı dalgayı paylaşıyorsa mutlu olurum.