“Li,
bir elmasın içindeki şekiller
veya ağacın damarları
anlamında bir düzeni ifade eden bir sözcüktür. Bu yüzden li, kitaba uygun
hareket eden mekanik ve yasal düzenden çok farklı olan organik düzen olarak
anlaşılır. Li, bizim
akan suda, ağaçların
ve bulutların şekillerinde,
penceredeki buz kristallerinde veya sahilde dağılmış
çakıl taşlarında
gördüğümüz kalıplara
benzer asimetrik (olan), tekrarcı ve sistematik olmayan bir düzendir. Li’ye
verilen bu değer
sayesinde Çin’de manzara resmi Avrupa’dan çok önce ortaya çıkmıştır. Ve bu yüzden
şimdi fotoğrafçılar ve
ressamlar şelaleler
ve köpüklerdeki baloncuklar gibi ritimlerin tanımlanamaz güzelliğini bize
göstermeye çalışıyorlar.
Soyut ve nesnesiz resim bile metal moleküllerinde veya deniz kabuklarının
çizgilerinde bulunan şekillere
sahip. Bu güzellik gösterildiği
anda hemen fark ediliyor ama neden hoşumuza gittiğini söyleyemiyoruz. Estetikçiler ve sanat eleştirmenleri güya
oran ve ritim zarafetini ortaya çıkarmak için bu sanat eserlerinin üzerine
Öklitçi şemalar
uygulayıp bize bunu göstermeye çalışsalar da yaptıkları yalnızca kendilerini aptal yerine
koymak. Baloncuklar heksagram halinde kümelendiği veya ölçülebilir yüzey gerilimleri olduğu için ilgimizi
çekmez. Geometri ile ifade etme her zaman doğal formun kendisinden daha küçük bir şeye indirgenmesi,
doğanın dans eden
kavislerini gölgeleyen aşırı
basitleştirme
ve katılıktır. Galiba sert insanlar kıpır kıpır olmaktan rahatsız oluyorlar,
adımlarının şemasını
görmeden dans edemiyorlar ve kalçaları sallamanın ayıp bir şey olduğunu düşünüyorlar. Her şeyin hizaya
girmesini, yani doğrusal
düzende olmasını istiyorlar.
Ama
suyu kim hizaya sokabilir? Su, yaşamın özüdür ve bu yüzden Lao-tzu’nun en sevdiği Tao imgesidir.
En büyük iyilik su gibidir
Çünkü suyun iyiliği her şeyi beslemesindendir
gayret etmeden.
Dünyada hiçbir şey sudan daha zayıf değildir
Ama üstüne yoktur katıyı yenmede.”
Alan WATTS, Suyun Yolu Tao, Dharma Yayınları, İstanbul, 2001.