Sayfalar

14 Şubat 2024 Çarşamba

FOTOĞRAF YARIŞMALARI VE FOTOĞRAFÇI

 Tarık Yurtgezer


Fotoğraf yarışmalarında ödül kazanmak bir başarı ölçütü müdür?

Bir fotoğraf yarışmasına katılmak ve ödül kazanmak elbette ki bir başarı ölçütüdür. Ama başarılı bir yarışma fotoğrafçısı olmak iyi bir fotoğrafçı olmayı da beraberinde getirir mi?

Şinasi Barutçu Kupası ve Altın Kamera gibi saygın fotoğraf yarışmaları dışında irili ufaklı, çoğunlukla da belediyelerin düzenlediği pek çok fotoğraf yarışması vardır. Çoğu fotoğrafçı, fotoğrafa başladığı ilk yıllarda fotoğraf yarışmalarına katılmıştır. Bu doğal bir durumdur. Çünkü fotoğrafa yeni başlayan birisi bir an önce kendisini ispatlamak derdindedir. Bunun için de fotoğraf yarışmalarına ve derece almaya çok önem verir. Ancak bazıları ilerleyen zaman içerisinde yarışmalarda derece almayı fotoğrafçılığının temel ilkesi haline getirmiştir. Ne kadar çok ödül kazanırlarsa o kadar iyi fotoğrafçı olacakları yanılsaması içinde neredeyse düzenlenen bütün fotoğraf yarışmalarını takip ederler; hangi kuruluş hangi tarihte ve hangi konuda yarışma düzenliyor, bütün bunların bilgisine sahiptirler; yarışma seçici kurul üyelerini isim isim bilirler, kim hangi tür fotoğraftan hoşlanır gibi çözümlemeler yapıp yarışmaya ona göre fotoğraf gönderirler. Bu nedenle geniş bir konu ve tarz yelpazesi içinde çalışırlar. Bazıları hedefi yüksek tutarak FIAP unvanı almak için Uluslararası yarışmalara katılırlar. Yeterli puanı tutturduklarında bu unvana kavuşurlar ama genellikle unvanı aldıktan sonra çoğunun üretkenliklerinde bir düşüş olur. 

 Başarı, kişinin önüne konulan bir hedefe ulaşmasıdır. Bu nedenle fotoğraf yarışmalarında alınan dereceler, ödüller ve unvanlar birer başarı ölçütüdür.

Başarı odaklı bir dünyada yaşıyoruz. Ailesi ve içinde yaşadığı toplum, çocukluktan başlayarak kişiden hep başarı bekler. Başarılı bir öğrencilik, başarılı bir iş hayatı, başarılı bir evlilik ve başarılı bir ebeveynlik. Baskıcı toplum ve ailelerde bu başarı beklentisi "yapmalısın" şeklindeyken demokratik olarak nitelenen aile ve toplumlarda "yapabilirsin" şeklinde evrilmiştir. Ama sonuçta her iki durum da kişi üzerinde baskı oluşturur, kişi kısıtlanmıştır. Kişi başarılı olsa da kısıtlanmıştır. Çünkü toplumun ve ailesinin beklentileri çerçevesinde hareket etmiştir. Müzisyen doktorlarımızın varlığı buna bir işarettir.

İşte bu başarı beklentisinin yarattığı şartlanmışlık bazı fotoğrafçıları, deyim yerindeyse yarışma kolik yapmıştır. Ne kadar çok ödül, ne kadar çok başarı, o kadar iyi fotoğrafçı gibi bir çıkarım yapmaktadırlar zihinlerinde.

Peki, iyi fotoğrafçı nedir, kimdir? Bu soruya kesin bir yanıt vermek mümkün değildir. Nasıl ki, iyi fotoğraf[1] dediğimiz şey kendisini her türlü tanımlamadan geri çekiyorsa, iyi fotoğrafçının tanımını vermek de pek olası değil. Genellikle, çalışmalarını beğendiğimiz, kendimize yakın bulduğumuz fotoğrafçılara iyi fotoğrafçı demeye eğilimliyiz. Bu durumda herkesin iyi fotoğrafçı tanımı değişir. Ama bir de ortak beğeniler vardır. Örneğin, Türkiye fotoğraf camiasındaki hemen herkes Ara Güler'in iyi bir fotoğrafçı olduğu konusunda hemfikirdir. Fakat iyi fotoğrafçıyı tanımlarken Ara Güler'i ölçüt olarak almak da mümkün değildir. Çünkü Ara Güler gibi çalışmayan, onun gibi fotoğraflar üretmeyen her fotoğrafçı bu tanımın dışında kalır. O halde şöyle diyebiliriz: Fotoğrafla meşgul olan hemen herkesin zihninde birer iyi fotoğraf ve iyi fotoğrafçı fikri vardır. Ama onu tanımlamaya kalktığımızda bu fikir adeta çökmektedir. Çünkü, iyi fotoğraf ve iyi fotoğrafçı fikri o kadar çok değişkene sahiptir ki, hepsini bilemeyiz, ama hissederiz, sezgisel bir şekilde algılarız. Bu nedenle de onu kelime-cümle düzeyinde tanımlayamayız. 

İyi fotoğrafçı hakkındaki fikrimiz, onu başarıyı hedeflemiş yarışmacı bir fotoğrafçıyla karşılaştırırsak daha da berraklaşacaktır. Başarıyı hedeflemiş bir yarışmacı fotoğrafçı, başarısını seçici kurulun mantığına devretmiştir ve o mantığın doğruyu bulacağını baştan kabullenmiştir. Yani kendisini seçici kurula gönüllü olarak teslim etmiştir. Fakat, seçici kurul değerlendirmeleri belli bir ölçüne (standarta), belli kalıplara dayanmak zorundadır. Öyle ya, seçici kurul üyelerinin her biri kendi fotoğraf anlayışını dayatsa bir seçim yapmak mümkün olmaz. Bu durumda kurulun genel kabul gören kurallar ve ilkeler üzerinden bir ortak payda da buluşması kaçınılmaz olacaktır. Fotoğrafçıyı iyi fotoğrafçı yapan şey bu kalıplardan kurtulması, ezberlenmiş değerlerin dışında bir değer yaratmasıdır. 

Başarıyı hedeflemiş yarışmacı fotoğrafçının dünya ile girdiği ilişki başarıya ulaşmak üzerinedir, dolayısıyla bu tek taraflı bir çıkar ilişkisidir. Konu, yarışmacı fotoğrafçının karşısında mutlaka yakalanması gereken bir av konumundadır. 

Yarışmacı fotoğrafçı dış koşullara bağlı kalarak fotoğraf üretir. Yani, kendi dışında oluşturulmuş olan beğeniler ve kurallar fotoğrafçının üretimini belirlemektedir. Kendi dışında oluşturulan beğeniler, kurallar fotoğrafçıya dayatılan bir düzen oluşturur ve bu durum fotoğrafçıyı kendisine has bir yaratımdan uzaklaştırır; onun klişelere saplanmasına neden olur. Fotoğraf çekerken, yaparken, değerlendirirken sanki içine girmesi gereken bir kalıp varmış gibi davranmasına neden olur.

İyi fotoğrafçı ise tüm bunların dışında içinden geldiği gibi çalışır, kendisini fotoğraf üretiminin akışına kaptırarak, tüm dış etkilere kapalı hale gelerek üretim yapar. Bir anlamda münzevidir, camianın dışındadır. 

İyi fotoğrafçı, iyi bir fotoğrafçı olma ümidi ve beklentisi olmadan elinden geleni yapandır. Bu yönüyle yarışmacı fotoğrafçıdan ayrılır. İyi fotoğrafçı kalıplar kullanmadan bir değer yaratmaya çalışandır. İyi fotoğrafçılık bir performans arayışı değildir. İyi fotoğrafçılık başarı ve unvan peşinde koşmak değildir. "Yapabilirsin" yönlendirmesi aslında başarıyı kutsayan bir talimattır. İyi fotoğrafçı bu talimata uymayan alçakgönüllü bir tutum içindedir. İyi fotoğrafçı egosunu kendisi sanmayan hatta egosunu yok eden fotoğrafçıdır.

İyi fotoğrafçının çabası, başkalarını etkilemek yerine yaşamak ve hissetmek üzerinedir ve onun için en büyük ödül bu süreçten aldığı keyiftir.

 

BU YAZININ İLHAM ALDIĞI KİTAPLAR:

Alexandre Lacroix, Hiçbir Şeye İnanmadan Nasıl Yaşanır, Çev. Hazal Çelik, Say Yayınları, İstanbul, 2022

Byung-Chul Han, Psikopolitika, Çev. Haluk Barışcan, Metis Yayınları, İstanbul, 2020

Mihaly Csikszentmihalyi, AKIŞ Mutluluk Bilimi, Çev. Barış Satılmış, Buzdağı Yayınevi, Ankara, 2022



[1] Aslında “iyi” ahlak felsefesine ait bir kavramdır, sanat söz konusu olduğunda “güzel” kavramı kullanılır ki bu kavram Estetik alanına ait bir kavramdır. Ama günlük dilden gelen bir alışkanlıkla bu iki kavram birbirinin yerine kullanılmaktadır. Bununla birlikte “güzel fotoğraf” deriz ama hiçbir zaman “güzel fotoğrafçı” diye bir kullanımımız yoktur.

3 yorum:

  1. Eline sağlık sevgili Tarık Yurtgezer. Beğeni ile okudum; lakin bir konuda bir ekleme yapmak isterim:
    Yazında, “ Ancak bazıları ilerleyen zaman içersinde yarışmalarda derece almayı fotoğrafçılığının temel ilkesi haline getirmiştir. Ne kadar çok ödül kazanırlarsa o kadar iyi fotoğrafçı olacakları yanılsaması içinde neredeyse düzenlenen bütün fotoğraf yarışmalarını takip ederler.” Diyorsun ya bu sadece fotoğrafçı ile kısıtlı kalsa iyi ama izleyici için de iyi fotoğrafçı ölçütü de maalesef -ortalama izleyiciyi kastediyorum tabii- “ödüllü fotoğrafçı”dır. Ben de üzgünüm, kızgınım ama bu böyle.

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil