Müze, Antalya ili Demre
ilçesinde Likya’nın en büyük beş kenti arasında yer alan antik Myra’nın limanı
Andriake Ören Yeri’ndedir. Müze binasının kendisi de içinde sergilenenler gibi
Likya tarihinin bir parçası. M.S. 129 yılında bir “granarium” yani tahıl ambarı
olarak inşa edilen, yakın tarihteyse müzeye dönüştürülen binada, farklı Likya
kentlerinde yapılan araştırma ve kazılarla keşfedilmiş; her biri Likya halkının
dinî inançları, ekonomik ve sosyal yaşamı hakkında ipuçları veren eserler
sergileniyor. Müze’deki Myra, Patara, Xanthos, Tilos, Pınara, Olympos, Arykanda
ve Antiphellos salonları, isimlerini Likya Birliği’ni oluşturan kentlerden
alıyor. Müze’yi gezmeden önce giriş bölümünde gösterilen Likya Uygarlığı
hakkındaki bilgilendirme filmini izlemeniz, gezinizin daha doyurucu ve
bilgilendirici olmasını sağlayacaktır.
Anadolu’nun En Özgün Kültürü: Likya Uygarlığı
Medeniyetler beşiği olarak adlandırabileceğimiz Türkiye toprakları, tarihi boyunca pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Bunlardan biri de özgürlüklerine düşkünlükleriyle ünlenen, tarihteki ilk demokratik uygulamaların hayata geçirildiği Likya Uygarlığı’dır. Kendinden önceki ve sonraki yıllarda tarih sahnesinde yer alanlardan farklılaşan pek çok yönü olması nedeniyle Anadolu’nun en özgün kültürü olarak da nitelendirilen Likya Uygarlığı tarihte bilinen ilk federasyon yapısını kurmuş, kendine has bir sanat anlayışı ve günümüzde hâlâ tam olarak çözülememiş bir dil geliştirmiştir.
Hititlerin verdiği isimle “Lukka” yani “Işık Ülkesi” olarak kayıtlara geçen Likya toprakları, Türkiye’nin güneybatısında Fethiye ile Antalya arasında uzanan bir yarımadada yer alır. Günümüzde ziyaretçiler, sarp kayalık arazilerde kurulmuş kentlerinin izlerini keşfederken, Likyalıların neden böylesine özgürlüğüne düşkün bir halk olduklarının ayrımına mutlaka varacaklardır. Bölgede en dikkat çekici eserler Likyalıların ahşap yapılarının taklidi olan ve Likya sanatının özgünlüğünün en fazla yansıdığı eserler olarak kabul edilen kaya mezarlarıdır. Likyalılar için mezarlar o kadar önemlidir ki, mezarları koruyan yasalar çıkarmışlar hatta mezarlarla ilgili olarak “minti” adı verilen bir devlet kurumu dahi oluşturmuşlardır. Likya Uygarlığı’nın insanlığa en büyük katkısı günümüz demokratik sistemlerinin ilk örneğini hayata geçirmiş olmalarıdır. M.Ö. I. yüzyılda 23 kentin bir araya gelmesiyle oluşturulan Likya Birliği tarihteki ilk demokratik oluşum olarak kabul edilir. Bölgenin bir diğer önemi tarih sahnesinden yok olana kadar Likya halkının yalnızca burada yaşaması. Bu uygarlığın hatıralarını yaşatan “Likya Uygarlığı Antik Kentleri” de tarihsel önemleri ve özgünlükleri sayesinde UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’nde yer alıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder